18. yüzyıl ortalarından günümüze kadar süren araştırmalar sonucunda, Türkçenin kökenini araştıran bilim adamlarının büyük bir kısmı Türkçeyi köken bakanından Altay Dilleri Grubuna dâhil etmektedirler. Araştırmaların başlangıcından 19. yüzyıl sonlarına kadar Türkçe, “Ural-Altay Dil Grubu” adı verilen daha büyük bir grup içinde ele alınırken, bu sahada yapılan araştırmalar ilerleyince, Ural dilleri ile Altay dilleri arasında bir akrabalığın bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak Ural dilleri ile Altay dilleri arasındaki ilgiyi araştıran, bu dilleri birbirleriyle karşılaştıran araştırmalar günümüzde de sürdürülmekle beraber, Altay dilleri arasındaki köken birliğini şüphe ile karşılayan, hatta Altay dillerinin akrabalığı görüşüne karşı çıkan dilbilimciler de bulunmaktadır.
Dillerin kökenim tespit ederken, doğru sonuçlara varabilmek için, araştırmaların ses bilgisi, şekil bilgisi, cümle bilgisi ve söz varlığı gibi çeşitli yönlerden yürütülmesi gerekir. Ural dilleri ile Altay dilleri arasındaki birtakım benzerlikler başlangıçta bu dillerin akraba oldukları düşüncesini uyandırmış, araştırmaların modern dilbilimin gerektirdiği yukarıdaki ölçülerle ilerletilmesi sonucunda, mevcut benzerliklerin bu dillerin akrabalıklarım ispatlayacak ölçülerde olmadığı görülerek, Ural dilleri ve Altay dilleri kendi içinde ayrı gruplar halinde ele alınmaya başlanmıştır. Bu iki dil grubu arasındaki benzerlikler, çoğunlukla coğrafî yakınlık dolayısıyla tarihî dönemlerde meydana gelen kültür alış verişi sonucuna bağlanmaktadır.
Bu görüşlerin dışında Türkçeyi “Türk (Hun) Dilleri Ailesi” adı verilen bir ana dile bağlayan, Türkçenin kendi içinde bir dil ailesi oluşturduğunu ileri süren bir görüş de bulunmaktadır. Bu görüşe göre, “Miladın ilk yüzyıllarında Ana Hun Dili bazı lehçelere ayrılmış olmalıdır. Bunlardan Batı Hun lehçesinin bugünkü Çuvaşça ve akrabalarını, Kuzey Doğu Hun lehçesinin Yakutça ve akrabalarını, Doğu Hun lehçesinin ise Türk-Tatar dillerim yarattığı” iddia edilir. “Bu üçüncü dalı ilkin Türk dilleri, Kırgız-Tatar dilleri diye iki kola ayırmak doğru olur. Türk dilleri kolunda Doğu Türkçesi, Batı Türkçesi adlarıyla anılan iki büyük dil vardır. Kırgız-Tatar dilleri kolunda ise Kazan Tatarları, Başkırtlar, Kırım Tatarları, Karaçaylar, Kazaklar, Kırgızlar, Nogaylar ve Altay Urukları gibi” Türk boylarının dilleri yer alır.
Türk dilleri ailesi olarak Doğu Avrupa’dan Sibirya ve Çin’in batısına kadar uzanan bir alanda ana dil olarak 180 milyon kişi tarafından, ikinci dil olarak konuşanlar da sayılırsa 200 milyon kişi tarafından konuşulan, birbirleri ile çok yakın akraba olan ve 40 dilden oluşan bir dil ailesi tanımlanır. Türk dilleri Altay dilleri ailesine aittir. En çok konuşulan Türk dili, Türkiye Türkçesi‘dir. Tüm Altay dillerinde olduğu gibi Türk dillerinde de büyük ve küçük ses uyumu vardır, yazımda sözcükler son ekler alarak uzarlar ve cümle yapısı özne-nesne-fiil sırasıyla oluşturulur.
Yüzyıllar boyunca Türk dillerini konuşan halklar göçebe hayatı sürdürdürmüşler ve özellikle İran, İslav ve Moğol gibi farklı toplumlarla birçok alanda etkileşimde bulunmuşlardır. Geniş bir tarihe yayılan bu etkileşim sürecinden Türk dilleri de önemlioranda etkilenmiştir. Bu etkileşim sürecinde Türk dilleri de kendi aralarında bazen birbirlerinden uzaklaşıp bazen de göçebe yaşam şekli nedeniyle tekrar yaklaşıp kaynaşmışlardır. Bu yüzden Türk dil grubu ve içindeki dillerin tarihi gelişimleri kısmen belirsizleştirmiş, bu yüzden Türk dillerinin sınıflandırılmasının birden fazla sistemi oluşmuştur. Günümüzde en genel kabul görmüş sınıflandırma sistemi Samiloviç’in kalıtsal sınıflandırması olmakla beraber ayrıntılarda tartışmalar sürmektedir.
Toplam 40 ayrı dilden oluşan, 180 milyon ana dili olarak konuşanı ile Türk dilleri ailesi,Altay dilleri grubunda büyük farkla en büyük dil ailesini oluşturur. Dünyadaki bütün dil aileleri arasında yedinci büyük dil grubunu oluşturur ve önümüzdeki on yıllar içinde daha da büyüme kapasitesine sahiptir.
Büyük Türk Dilleri
Türk dillerini konuşanların dörtte üçü, en büyük üç Türk dilinden birini kullanır.
Türkiye Türkçesi: 70 milyon ana dili olarak konuşanı vardır. Türkiye, Balkanlar, Batı ve Orta Avrupa’daki ikinci dil olarak konuşanlar ile 80 milyonu bulur.
Azerbaycan Türkçesi: Azerbaycan ve Kuzeybatı İran’da toplam 30 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Özbek Türkçesi: Özbekistan, Kuzey Afganistan, Tacikistan ve Batı Çin’de toplam 24 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Bir milyondan fazla konuşucusu olan diğer Türk dilleri:
Kazakça: Kazakistan, Özbekistan, Çin ve Rusya’da toplam 11 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Uygurca: Çin ve Doğu Türkistan’da toplam 8 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Türkmence: Türkmenistan ve Kuzey İran’da 6,8 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Kırgızca: Kırgizistan, Kazakistan ve Çin Türkistanı’nda 3,7 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Çuvaşça: Rusyanın Avrupa kısmında 1,8 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Başkırca: Başkıristan’da 2,2 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Tatarca: Merkez Rusyadan Batı Rusyaya kadar 1,6 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Kaşgayca: İran’ın Fars ve Çuzistan illerinde 1,5 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Sayılar 3/2006 tarihli kaynaklardan alınmışdır. %5 – %10 daha yüksek sayılar gösteren kaynaklar bulmakta mümkündür.
Anlaşılabirlik
Neredeyse tüm Türk dillerinin fonoloji, morfoloji ve sentaksları aynıdır. Sadece Çuvaşça, Halaçça ve Yakutça ile Dolganca gibi Sibirya Türk dilleri bu noktalarda farklıdır. Bunun yanında komşu ülkelerin sınırlarında kaynaşmadan ileri gelen ve bazen dil gruplarının sınırlarını da aşan lehçeler bulunur. Türk dilleri birbirlerini anlayabilen dillerden oluşan grublara ayırılır.
En büyük grup Türkiye Türkçesi, Azerice ve Türkmenceyi içine alan Oğuz grubudur. Diğer gruplar, Uygur, Kıpçak, Ogur, Sibirya ve Argu gruplarıdır. Aynı grubun içinde yer alan dillerin arasındaki fark bir lehçe farkı kadardır, ancak iki farklı gruba ait dilin arasında anlaşabirliği zorlaştıran ya da imkansız kılan gramer farkları vardır. Buna rağmen tüm dillerde neredeyse hep aynı kalan birçok kelimeler vardır:
Türkçe Ulusal Diller
Türkiye Türkçesi, Azerice, Türkmence, Kazakça, Kırgızca ve Özbekçe, ülkelerinin ulusal dilidir. Bunun yanında bazı özerk Türk Cumhuriyetlerinde ve bölgelerinde resmi dil olarak geçenler vardır: Çuvaşça, Kumıkça, Karaçay-Balkarcası, Tatarca, Başkırca, Yakutça, Çakasça, Tuva, Altayca ve Çin’de Uygurca.
Tükenmek Üzere Olan Türk Dilleri
Bazı diller sadece birkaç yaşlı kişi tarafından konuşulmaktadır ve yok olma yolundadırlar. Kaybolmak üzere olan diller şunlardır: Güney Sibirya’da Tofa ya daKaragasça; Litvanya’da ve Polonya’da Karaimce; Musevi-Kırım-Tatarcası; Kuzeybatı Çin’de I-li Turki (I-li ovasında). Bunun yanında sadece birkaç bin konuşanı kalmış olan Türk dilleri şunlardır: İran’da Aynallu dili; Çin’de Yugurca (Gansu ili); Kaşgarca (Kaşgar ili); Kuzey Sibirya’da Dolganca; Güney Sibirya’da Çulimce (Altay bölgesinin kuzeyinde Çulım ırmağı kenarında). Diğer Türk dilleri böyle bir yok olma tehlikesi taşımıyor ve büyük Türk dillerinin konuşucu sayısı giderek artmaktadır.
Türk Dillerinin Kullanmış Oldukları Alfabeler
En eski Türk yazıları Orhun-Yenisey ve Turan runlarıdır. Bunların çoğu 8’nci yüzyıldan kalmadır. Bu yazı, eski Germen runlarına benzediği için Run olarak adlandırılır, ama aralarında akrabalık yoktur. Asıl yazı geleneği 10. yüzyılın sonlarında ve 11. yüzyılın başlarında Güneydoğu Türk halklarında, Karahanlılar döneminde, eski Türk dilinin bir lehçesi olan Karlukça ile gelişir. Güneybatı Türkçe dillerinin yazıya alınması, 10. ve 11. yüzyılda Selçuklu dili ile başlar. Kardeş diller olan Eski Osmanlıca ve Eski Azeri dillerinden günümüz Türkiye Türkçesi ve Azerice gelişmiştir. 14. yüzyılın Harezm Türkçesi de Güneybatı Türk dillerine mensuptur. Bu dilden günümüz Horasanca ve Türkmence gelişmiştir.
Kuzeybatı Türkçe dillerine ait en eski belgeler, Kumanca dili ile yazılmış olan Codex Cumanicus’dur ve 14. yüzyıldan kalmadır. Bu dilin günümüzdeki torunları Tatarca ve Başkırcadır. Volga Bulgar dilinde yazılmış en eski yazılar 13. ve 14. yüzyıldan kalmadır. Bu dilden ya da buna yakın bir dilden Çuvaş dili gelişmiştir. Güneydoğu Türkçe dillerinden olan Çağatayca yazıların 15. yüzyıla dayanan örnekleri bulunmuştur. Çağatayca günümüz Uygurca ve Özbekçe’sinin temelini oluşturur.
Türk Dillerinin Coğrafyası
Türk dilleri, Doğu ve Güneydoğu Avrupa, Batı, Orta ve Kuzeyasya gbi büyük bir coğrafyaya dağılmıştır. Bu bölge Balkanlar’dan Çin’e, İran’dan Kuzey Denizine kadar uzanır. Asya’nın yaklaşık otuz ülkesinde en az bir Türk dili, sözünü etmeye değer yaygınlıkta konuşulur. Bunun yanında Almanya’da büyük bir azınlık Türkiye Türkçesini ana dili olarak konuşur.
Türk Dilinin Yazılışları
Klasik Edebiyat dilleri olan Osmanlıca, Azerice, Çağatayca, Tatarca ve Kırım Tatarcası sadece Arap alfabesini kullandılar. 1924-1930 yılları arasındaki sürede başka Türk dilleri de, önce yalnız Azerice’de kullanılan latin alfabesi ile yazılmaya başlandı. 1936-1940 yıllarında Rus bölgelerinde, Türk dillerince değiştirilmiş bir Kiril alfabesi kullanılmaya başlanmıştır. Arap ve Latin alfabesi kullanan Türk dilleri birbirlerıne daha da yakınlaşırken, Kiril alfabesi kullanan diller farklılaşmışlardır. Dillerin farklılaşarak ayrı diller haline gelmesi desteklenmiştir.
1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla yeni Türk Cumhuriyetleri kurulmuştur. Bu ülkeler, yani Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan, 2005 yılına kadar Türk dillerine uygun bir ortak Latin alfabeye geçmek için antlaşma imzalamışlardır. Amaç Türk kültür mirasının korunmasıdır. Ayrıca diğer ülkelerde yaşayan Türk azınlıkların 2010’a kadar bu ortak alfabeye katılmaları gerektiğine karar verilmiştir. Türk dilleri konuşan Museviler, İbrani alfabesi’ni kullanırlar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Kıbrıs Türkleri de Türkiye Türkçesi’ni kullanırlar.
Dünyadaki Büyük Dil Aileleri
1. Hint-Avrupa dil ailesi
2. Çin-Tibet
3. Nijer-Kongo
4. Afro-Asya
5. Avustronezce
6. Dravid
7. Türk dilleri ailesi