atasözleriAtasözleri, az sözle çok şey anlatmak ve içinde olduğumuz durumu en güzelşekilde özetlemek için kullandığımız söz varlığı öğeleridir. Adından hareketle anlayacağımız üzere, atasözleri geçmişteki yakın veya uzak atalarımızın yaşadığı olaylar sonucunda ortaya çıkmıştır. Yaşantılar sonucunda elde edilen deneyimler ve bilgiler, özlü ve kısa sözlerle günümüz nesillerine kadar aktarılarak bir kültürel miras hâline gelmiştir.

 

Bir atasözü içerisindeki kelimeler, genellikle cümle içerisinde yeniden anlam kazanmıştır. Mecaz sanatını sıkça gördüğümüz atasözleri, deyimler gibi anlam olaylarını kendi içerisinde barındırmaktadır. Fakat öğüt verme ve bir yargı bildirme gibi yönleriyle deyimlerden ayrılırlar. Deyimler, yalnızca bir durumu veya eylemi ifade eder; fakat atasözleri bir yargı bildirir. Bu cümleyi örnekleyecek olursak;

"Başı göğe ermek-" bir deyimdir; çünkü bir yargı bildirmemektedir. Yargı bildirecek olsa, bir cümle şeklinde şöyle kullanılmış olmalıydı: "Yaptıklarından sonra, başın göğe erdi mi?Atasözleri ise, öğüt anlamı içerirler ve her zaman bir çekimli fiil ile cümle şeklinde kullanılırlar. Örneğin, "Fazla mal, göz çıkarmaz." atasözü, "çıkarmaz" çekimli fiiliyle bir yargı ve nasihat bildirmektedir. Böylece deyimlerle atasözlerini birbirine karıştırmamak gerekir.

Atasözleri, milletimizin kültürel bilincini aktarmak yönüyle gayet işlevsel bir araçtır. Örneğin "Ev alma, komşu al." atasözü, Türk kültüründe komşuluk ilişkilerinin ne kadar güçlü ve önemli olduğunu göstermeye yeterlidir. Bu şekilde milletimizin kültür, ahlâk, inanç ve geleneklerini yansıtan atasözlerinin kültürel miras sayılması gayet yerindedir.